22 Kasım 2013 Cuma

AYAZ YEMİŞ HATIRALAR



cemil aydın


ıslak çoraplarımın içindeki ayaklarımı
buz tutan bıyıklarımı
şubat ayazını anlatıyorum şimdi


babamı arıyorum saçak altlarında
bekler gibiydi buralarda ölümünü
kardan kaçıp karı seyretmek gibiydi ölüm
kaçışanları seyrediyordum


geçmişini yad eder gibi mahalle kahvelerinde
sessizce oturup soba kenarında
çıtırdayan odunların sesine kulak verip
ısınmayı severek,eldivenlerimi kurutmayı
ayaklarımı dayamayı teneke sobalara
şükretmeyi severek şükretmeyi
üşüyenlere yardım dilemeyi anlatıyorum
Allah'ı çokça,faniliğimi
soğuk savaşları,mülteciliğimi
buz tutmuş hafızam çözülüyor,dilim
aklıma geldikçe anlatıyorum
harabe medreseleri,kiliseleri,mezarları
dedektörleri dolayısıyla defineleri
terk edilmiş köyleri,mayınları
yine dalıp gidiyorum dağların çağrısına
mağaraların karanlığı diyorum
aklımıza benzemiyor mu?


şubat ayazı diyorum
dar sokaklar,kaygan yollar
yarasaların körlüğü,akbabaların pususu
ateşin ululandığı bir mevsimi yaşıyorum


gittikçe evlere gömülüyor şehir
insansızlığımıza müptela kederi sırtlayıp
isyanımızı biliyoruz okkalı küfürlerle
insan kendine gömülüyormuş
gözlerinden okuyorum ölümünü


bileniyorum bırakılmışlığımıza dünyada
ağlamaklı oluyorum hatırlarken
-şiir gibi yaşıyorum-
"bahşedilmenin muhatabı olmak" diyorsun
bileniyorum mesai saatlerine, boş vaatlere
bileniyorum rivayet sayılan yaşanmışlığımıza

şubat ayazını anlatıyorum
kendimi,babamı,uzağı yakın eden yolları
yani türküleri,hüzünlerimizi

uykum heveslerim gibi yarım

(Bu şiir Alfabe Fanzin'in Kasım 2013 sayısında yayınlanmıştır)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder