16 Şubat 2014 Pazar

EŞYAYA HAYAT VEREN ŞAİR: SEDAT UMRAN


 cemil aydın


Sedat Umran Ay Vakti aracılığıyla haberdar olduğum bir şair. Maalesef ölümünden sonra tanıdığım Sedat Umran için Ay Vakti’ndeki yazıları dikkatle okudum. Ömrünün son yıllarını, huzurevinde geçiren şairin hayat öyküsü ilgimi çekmişti. Bir şairin ömrünün son yıllarını insanlardan uzakta, yalnızlık içerisinde tüketmesi vicdanımı yaralamıştı.

Sedat Umran’ın eşyalara ruh veren şiirlerinden bazı örnekleri okuyunca kitaplarını okumak için kendime söz vermiştim. Bu sözümü yaklaşık 6 ay sonra tuttum. Erzurum ziyaretimde şairin Akşam Şiirleri ve Akşamın Kaması adlı şiir kitaplarını aldım.

Şiirlerini kafiyeli ve hece ölçülü yazan şair, kullandığı imgelerle duyarlılığıyla A.Haşim şiirlerini akla getiriyor. Akşam üzerine yazdığı şiirlerini topladığı Akşam Şiirleri kitabında bunu rahatlıkla fark edebiliyoruz.

Şiirlerinde günlük hayatımızda kullandığımız eşyaları rahatlıkla kullanan şair, duygularını somut bir dille ifade eder. Onun şiirleri anlaşılırdır. Şiirde söylemek istediğini açıkça söylemek isteyen bir tavrı benimser. Şaire göre şiir günlük hayattadır. Basit gördüğümüz işlerimizde, eşyalarımızdadır.

Elmayı, armudu, pergeli, mandalı, karpuzu(çekirdeğiyle birlikte),dişi, uçamayan uçakları, uçan sandalyeleri, şemsiyeyi, yarasaları, tavus kuşunu, topal böceği, sarmaşıkları, hoparlörü, yumağı, makarayı, süpürge ve faraşı, balgamı şiirlerinde kullanmış bir şairdir Sedat Umran.

Sedat Umran doğayla, eşyayla bütünleşen bir şairdir. Eşyanın bir ruhu olduğuna inanır. Onların da insanlar gibi dertlerinin olduğunu anlatır şiirlerinde.

Umran Masa adlı şiirinde şöyle der:

Canı sıkılır elbet, hep ayakta durmaktan
Böylesi daha iyi boyuna oturmaktan.”

Masanın can sıkıntısını hisseden Umran, dizelerin devamında masayı teselli etmekten geri durmuyor.
Masadan bahseden şair iskemleden bahsetmezse olmaz:

“Masanın çevresinde atsaydı bir tur
Uyuşukluğundan sıyrılırdı iskemle

Yorulmaz mı hep ayakta durmaktan
Keşke çömelebilseydi iskemle.”

İskemlenin de ayakta yorulacağını düşünüyor Umran. İskemlenin tabiatı gereği yapamayacaklarına üzülüyor.
Sedat Umran mandala övgüler düzen bir şairdir:

“Sen ey cambazlar cambazı
Bücür mandal
Sarkıt bacaklarını
Asılı kal!

Sana tehlikelerle
Oynamak yaraşır
Canı acısa da sesini çıkarmaz
Isırdığın çamaşır.”

Eşyaların derdiyle dertlenen bir şair hayvanları düşünmeden durur mu? Bakın Topal Böcek şiirinde Umran neler diyor:

“Kırık bacağınla topallıyorsun
Aklına gelir miydi bir şair sorsun

Kim seni böyle sakat bırakan
Alçıya alırdım bacağını bulaydım imkân

Bacakların upuzun ama ipince
Sevinmez misin bir şair seni sevince!”

N.Sami Banarlı’nın Sedat Umran şiiri üzerine değerlendirmesini Akşam Şiirleri kitabının son sayfasında okudum:

“Eşyaya hayat veren, dışımızdaki varlıkları içimizdeki alemde duyan, düşünen, sevinen veya ıstırap çeken birer canlı mahlûk halinde bir defa daha yaratmak sizin şiir anlayışınızın ruhunu teşkil ediyor.”

Banarlı bu övgüyü yapmaklar birlikte - o zaman için(1948)- Umran’ın şiirlerinde ses unsurunun bir parça ihmal edildiğini söylüyor.

Banarlı’nın bu tespitinin izlerini bazı şiirlerde görüyoruz. Şiiri tıkayan aliterasyonlar, kâfiye kaygısıyla kullanılan yersiz kelimeler Umran’ın şiirinin aksayan yönü.

Sandık şiirindeki iki dizeden yola çıkalım:

“Onlar irili ufaklı hayal bohçaları
Bazısı sapasağlam, eskimiş çokçaları.”

İkinci dizede kullanılan “çokçaları” kelimesi kafiye kaygısıyla kullanılmış. Çoğulluk anlamı veren bir kelimeye çoğul eki ekleyerek anlamsız bir kelime oluşturmuş. Bu anlamsızlığı göz ününe almayıp sadece kelimeyi bir kere seslice tekrar etmemiz kelimenin şiirsellikten uzaklığını görmemize yetecektir.
Esinti şiirinde de kafiye kaygısıyla şiirin akışkanlığını bozuyor Umran:

“Gezinir bir esintinin
O görünmez parmakları
Saçlarının arasında

Bulabilecek mi bakalım
İstediği kadar arasın da?”

“arasında” kelimesiyle oluşturulmak istenen kafiye şiirselliği bozuyor. Okuyucuyu şiirden uzaklaştırıyor.

Genel olarak baktığımızda Sedat Umran şiiri günlük hayatla iç içe, eşyayla ve doğayla barışık bir şiir. Çoğu şairden farklı olarak eşyaları ilginç bağlamlarda şiirinde kullanan bir şair. Bu özelliğiyle kendine ayrı bir yer edindiği muhakkak. Ancak salt bu farklılığın Umran’ın şiirini geleceğe taşıyacağını düşünmüyorum. 

2 yorum:

  1. Sedat Umran ı,Akşamın kaması ve Akşam şiirleri kitapları şairin yaşlilık dönemi kitaplarıdır ve iyi eserler sayılabilir ama yine yaşlılık dönemi şiirleri olan "Kış bayramı"kitabında harika şiirler vardır,Sedat Umran ın esas büyük eserleri gençlik dönemi kitapları olan "Leke ve Kara Işıldak" adlı kitaplarıdır. Esas bu önemli eserleri ile Türk şiirine damgasını vurmuş ve büyük bir şair olduğunu ispat etmiştir.Ayrıca Şair Necip Fazıl, Sezai Karakoç,Celal Silay, Behçet Necatigil, Cemil Meriç gibi büyük isimlerin takdirine mazhar olmuş nadir ve özgün bir nitelikli şairdir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gelecek yüzyıllar kimlerin hakiki ve büyük isimler olduğunu anlamamızı sağlayacak inşallah.

      Sil