24 Ekim 2014 Cuma

DAĞ EZGİSİ



cemil aydın

Şehri terk ettim
Avuçlarıma alıp fırlattım kayalara
Ne bir ses kulaklarımda
Ne de bir toz bulutu ufukta
Ya ben almadım şehri avuçlarıma
Ya da bu şehir sensizlikten öleli çok olmuş

Bakışlarımızın uzandığı dağlara yürüdüm
İçimde rüzgarların getirdiği çiçek kokularıyla
Ne söylersem gelinciklerin güzelliği
Olur da kırsam birini kardelenler aklımda
Ve sen, tüm dağların çağrısı
Sözümün pusulası, yüreğimden uçan güvercinlerin konduğu titrek dalım
Nereden baksam seni görüyorum

Yüzün merhametin nişanesidir
Bir gün gülücük eksik olsa yüzünde
Cümle harita olsa elimde bulamam seni
Sen gül sevgilim

Yolum hiç bitmesin isterim aşkının yokuşunda
Varacağım yer gözlerindir, bilirim
Tüm yollar sana çıkıyorsa eğer
Yol uzunmuş kısaymış neyleyim.

Seni dualara sardım
Korkmuyorum böylece ölümden
Dağlara çekilen tüm peygamberler şahit olsun
Beni buraya getiren sebebe yemin olsun
Aşkın yüreğimdeyken, korkmuyorum ölümden

Aşkla öğrendim
Sadece bağırdıklarını değil
Sustuklarını da yankılarmış dağlar
.



11 Ekim 2014 Cumartesi

Z RAPORU



cemil aydın


Efkarım yolumdur benim yürürüm
Dağıtırım kendimi yol ayrımlarında
Her çıkmazda ağlamaklı gözlerimi dikip göğe
Seyrederim umudumun göçünü uzaklara

Günler geçer, hüznüm çoğalır
Yaşadığım bir avuç su gibi
Akar parmaklarımın arasından
Bakar dururum ellerime

Kamburluğumu taşıdığım yükten bil
Yol yol olmuş alnımı öfkemden
Susuyorsam çaresizliğimden değil
Gülüyorsam mutluluktan
Ne tarafından tutsam elimde kalıyor bu hayat
Yanına al beni

Kursağımda yasak meyvenin tadı
Aklımda bin bir tuzak, sana dönüyorum
Durdurma beni.