cemil aydın
Emsali olmayan hikayelere sahip
olamayacağını öğrettiğinde hayat,kalemini ait olduğu yere, sağ
baş parmağı ile işaret parmağının arasına aldı. Görevi
büyüktü ve büyük harfle başladı büyük olana büyüklüğünü
göstermek için. Bezm-i elestte bağışlanan harflerle, orada
kulağına fısıldanan hikayesini yazacaktı. Yapacağı tek şey
hatırlamaktı. Hatırlamak için yazacaktı. Yazdıkça
hatırlayacaktı. Dönüp geriye bakamayacağı bir hayattansa her
okuyuşta farklı farklı kaderlerin olacağı bir hayat istiyordu.
Her nefis sahibi gibi bu hayatı paylaşmak istiyordu. Hayat öyle
bir azıktı ki paylaştıkça hatta çoğunu verip azını kendine
bıraktıkça doyuruyordu. Düzenin tersine almayı değil, vermeyi
öğütlüyordu.
Zor bir hikayeydi bu...
Yazdıkça uzak olana yakınlaştığımız,
yakınken uzak kaldığımız bir hikayeydi.
Cazibesi zor olmasındaydı.
Zor bir hikayeydi bu...
Emanet nefeslerimizi kafesinde rahat
durmayan kalbimizin iradesine verip hayata kelimeler bağışlayarak
emaneti "Emin" olanın yolundan teslim etmeyi
gerektiriyordu.
Öğrenmek için yazacaktı. Yazdıkça
öğrenecekti. Mutlak olanı aramanın hevesindeyken sonucuna hayat
verilecek tek eylemi bulamamanın eşiğindeyken düşünüyordu.
Bulmak beraberinde sonuca ulaşmanın hazzını getirse de aramanın
heyecanını ; sebepsiz,masum endişesini götürüyordu beraberinde.
Tüketilen onca çabaya rağmen aramanın yoluna baş koyuyordu.
Biliyordu ki çoğu zaman aramak bulmaktan yeğdir.
Zor bir hikayeydi bu...
Sırlı kelime neydi? Kulağımıza
fısıldanan o hoş nağmeler neydi? O efsunlu anın cezbesinde
duyunca bizi sarhoşa çeviren, kalplerimize aşkın özünün
damıtıldığı o gün, kendimizden taştığımızda her insan gibi
verdiğimiz söz neydi?
Aklımıza gelmeyişi bulmaktan
kaçışımız mı? Bulmayı aramaya tercih ederek mutlak olana,
güzel olana gitmek isteyişimiz bir bahaneden öteye geçmeyecek mi?
Ve biz dünya denen bu hayatın sahteliğinde mi güzelleşeceğiz?
Bunca çabamız cesaret fakiri bir yüreği sunmak mı sadece?
Beklemek mi hikayemizin temâsı yoksa çabalamak mı?
Çabalamak...
Aczin ve coşkunun bir arada doruğa
çıktığı o anda şiddetli bir baş dönmesi başladı. Kulakları
uğuldadı. Kelimeler sardı her tarafını. Beklemenin aczinden
vazgeçip çabalamaya karar verdiği an hatırladı ahdini:
Kalû... Belâ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder