Bir dergi çıkartmak küçümsenecek bir iş değil elbet.
Derginin kalitesi ne olursa olsun dergiyi çıkartan(lar) teşvik edilmelidir.
Tabi ki bu dergiye hiçbir söz söylenmeyeceği anlamına gelmiyor. Varsa bir
eksiklik mutlaka söylenmeli ki ortaya daha iyi işler çıksın. Dergi daha fazla
kişinin ilgisini çeksin. Bu çamur atmaktan, heves kırmaktan daha yararlı olur
muhakkak.
Ben de elimden geldiğince İmge dergisinin 2.sayısını
olumlu-olumsuz yanlarıyla değerlendirmeye çalışacağım.
Yapılan iş her ne olursa olsun öncelikle iyi yanları söylenmelidir,
düşüncesinden hareketle derginin iyi yanlarından bahsetmekle başlayacağım
değerlendirmeme.
Yunus Kadıoğlu’nun, Melih Sadık Küçüker’in ve Recep
Yılmaz’ın şiirleri derinlikli, içli ve yeni anlam alanlarını işaret eden
şiirler. Bir şiiri güzel yapan özelliğin de bu olduğuna inanıyorum. Kelimelerin
bildiğimiz anlamlarından yola çıkarak bize yeni anlamlar işaret ettirmesi şairi
ayrıcalıklı kılan bir meziyet.
Recep Yılmaz’ın “Hicri takvimler, dökecek tek yaprak
bulamıyor” dizesi dergiyi okuduktan sonra da kendini hatırlatan güzellikte bir
dize.( Okuduğumuz onca şiir, hikâyeden geriye kalan nedir ki zaten? Üç beş şiir,
birkaç cümle işte! Önemli olan okuduğumuz anda bizde bıraktığı görüntüler,
izler…)
“Gönül Hicretini Gerçekleştiren İtalyan” öyküsü konusu
itibariyle oldukça ilginç. Coğrafya insanın kaderdir, sözünün mucizeleştiği bir
yaşam öyküsü kaleme almış Eda Hallaç Kaçar. Metnin öykü mü yoksa anı mı
olduğuna dair belirgin bir yorum yapamıyoruz. Sanırım buna yazar da yazarken
tam karar verememiş olmalı. Keşke “Babaannemin aziz hatırasına” ithafıyla
yetinip hikâyede kendini biraz unuttursaydı.
Salep Sevdası öyküsü de derginin ilgi çeken öykülerinden. Kübra
Meral’in üslubu hikâyenin konusuyla uyumlu.
Derginin eksikliklerine gelecek olursak…
Öncelikle sayfalar arasındaki yazı karakteri büyüklüğü ve
yazı tipi farklılıklarının giderilmesi gerekmekte. Bazı düz yazılarda yazıyı
okumayı zorlaştıracak derecede yazım yanlışları göze çarpmakta.
Dergide “Hemingway’dan Yazmak Üzerine 8 Öneri” , “Rilke’den
Genç Bir Şaire Mektup” , “Aşıkların Dilinden(Aşık Sümmani ve Erzurumlu Emrah)”
başlıklı yazıların yer almaması gerektiğini düşünüyorum. Benim bir okuyucu
olarak edebiyat dergisinden beklentim özgün çalışmaları görmektir. Eğer bir
yazarın, eserini göreceksem de bunun üzerine birinin yazı yazmasını(eleştiri,
deneme-inceleme vd.)beklerim. Dar imkânlarla çıkan dergilerin çoğunda var olan
bu problem İmge’de de bulunmakta.
Mehmet Nuri Yardım, 100 Temel Eser başlıklı yazısında
başlıkta belirtilen konuya dair görüşlerini ifade ettikten sonra kendi zevkince
bir “100 Temel Eser” listesi sunuyor. Buraya kadar her şey makul. İşin tuhaf
kısmı bu liste içerisine Mehmet Nuri Yardım, kendisinin yazmış olduğu
Edebiyatımızın Güleryüzü eserini de eklemiş. Ben Mehmet Nuri Yardım’dan bu
konuda mütevazı davranmasını beklerdim. Bu tavrı benimsemem mümkün değil.
Mehmet Sebih Oruç’un yazmış olduğu “Batı Eleştirisinin
Mahiyetine Dair” yazısında, içerik başlıktaki iddiayı taşımıyor. Verilen
başlığa göre içeriğin çok kapsamlı olması lazım. Ben daha derinlikli bir yazı
beklerdim kendisinden ancak değinmekle iktifa etmiş.
İmge’nin edebiyat dünyasında uzun soluklu olmasını, var olan
boşlukları doldurmasını diliyorum. Emek veren arkadaşların gayretlerini
artırarak çalışmalarına devam etmeleri gerektiği inancındayım.
İmge’nin yolu açık olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder