Kabul ediyorum hiçbir peygamber
Sizin olduğu kadar benim değil
Ben de düşerim sonra ekmeğimi
alıp öperim
Giderim, kavimler yutmuş
topraklardan geçerim yalınayak
Coşarım ben atlarla geçerim
bazen bozkırları
Yeleleri alnıma değince kaşınırım
Bir savaş fotoğrafı canlanır
eskimez yazısıyla zihnimde
“Allah bizimledir.”
Sonra beni bir rüyadan uyandırırsınız
Şamarlarla, tekmelerle, şebeke
sularıyla
Parke taşlarının soğukluğuna
batmış güneş kırıklığıyla
Uyanırım benim olmayan sabahlara
Siz dükkânlarınızı açarsınız
bereket duası asılı dükkanlarınızı
Siz buğusu tüten ekmeklerinizle
gidersiniz apartmanlarınıza
“Mülk Allahındır” levhalı
apartmanlarınıza
Ölümüm bir meltem gibi yalayıp
geçiyor yüzümü
Benim içimde kasırgalar; yalpalıyorum,
dışıma dağılıyorum
Un ufak oluyor her şey
Seyreliyor bakışıma yerleşen
gökyüzü
Minareler inceliyor git gide
Kiliseler yıkılıyor bırak
yıkılsın
Balkondan sarkıyor kadın düştü
düşecek
Düşüyor bak şimdi onu hangi
güvercin kurtaracak
Nasırlı ellerimi uzatsam tutar
mıydım?
Bir kadın düşecekse düşerdi öyle
değil mi?
Aklıma yedirdim bunu da bir
güzel
Maviyle turuncuyu bulup
buluştursam şimdi
Sonra akşam, yine akşam, yine
akşam desem
Başka bir şiire evet bu zamandan
başka bir şiire düşsem
Düşüşüm biter mi bu uçurumda
Yok, en iyisi düşmeyelim
karanlık çöksün bir güzel
Akşamı tez geçelim akşama yüz
vermeyelim
Gece yaslansın bir güzel
omzumuza
Beraber uykuya dalalım geçerken
kalabalıkları
Yüzlerini örtelim esrarkeşlerin,
orospuların
Soluk ışıklarını örtelim yasaklı
odaların
Kuytu ormanları daha da
karartalım
İçimize kapanalım
Bizi kim kurtarırsa kurtarsın
şimdi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder