cemil aydın
pencereleri
açıp çaresiz bir mevsimi göğüslüyorum
istese de
gidemeyen
taşralı bir
mevsim doluyor evime
kapıları
vuruyor ılık bir lodos
yalnızlığımın
sessiz kapıları çarpıyor duvarlara
duvarlar,
duvarlar, duvarlar
yatağımda
bir dünya düşlüyorum ben
duvarlara
çarpmadan uyuyabileceğim bir yatağı
duvarların
arkasında şiirler saklayabileceğim
kimseye göstermeden
benimkisi
tozlu bir şiir kitabı yalnızlığı
sen aldırma
bana, senin daha güzel hayallerin vardır
geceleri
aydınlığa çeviren bir ışığın
senin
gözlerin var hiç olmazsa
baktıkça
günü akşama çevirdiğini zannettiğim
utancın var
senin sevdiğimi söylediğimde
gamzeni
dolduran utancın
sen
utandığında tan vaktini görürdüm yüzünde
sen yokken
bu yüze dalıp gidiyorum ben
aklımda
mahzun gülümseyen bir yüz
geceyi
sabaha kavuşturmuşum
gözlerim morarmış,
kirpiklerim ağır
utanıyorsun,
kızarıyor ortalık
geceyi
soluyorum
düşlerimde
başka bir zamanı taşıyorum
başka bir
dünyanın var olabileceğine
inanıyorum
hala senin çıkıp geleceğine inandığım gibi
hadi gel
artık sevgilim
uzat
göğümden yıldız ellerini, götür beni
bu dünya
kayıp gidiyor altımdan al götür beni
çok yalnızım,
çok yalnızım, çok yalnızım
susuyorum,
yaşadığımı bilmiyorum sen gittiğinden beri
beni sırlar,
beni korkular, beni ihanet kuşatıyor
bırakmıyorlar peşimi
herkes kadar
yaşıyorum
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder